Hızlı Erişim
Sanayi devrimi ile birlikte konuşulmaya başlayan küresel ısınma, iklim değişikliği ya da günümüzdeki yaygın kullanımı ile iklim krizi her yıl atmosfere bir öncekinden daha fazla sera gazı salınması ile günümüzde insanlığın çözmesi gereken en büyük problemlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
İklim krizi ilk bakışta tüm dünyayı etkiliyor gibi görünse de her birimiz yaşadığımız coğrafya, içinde bulunduğumuz sosyoekonomik durum ve cinsiyetimize göre bu problemden farklı boyutta etkileniyoruz. Ulusal düzeyde, daha az varlıklı ülkelerde, özellikle de alçakta yer alan küçük ada devletlerinde ve daha az gelişmiş ülkelerde yaşayanlar, iklim değişikliğinden en çok etkilenenler arasında bulunuyor.
Günümüzde iklim krizinden en fazla etkilenen 10 ülke Afganistan, Burkina Faso, Cibuti, Guatemala, Haiti, Kenya, Madagaskar, Nijer, Somali ve Zimbabve. Bu ülkelerin ve dünyanın bir de ortak özelliği var. Kadınların iklim krizinden erkeklere oranla daha fazla etkilenmesi. Kadınların iklim krizine karşı erkeklerden daha hassas olmasının altında ise birçok neden yatıyor. Bu farkın ardındaki temel nedenlere gelin birlikte göz atalım.
#1 Eğitime erişim
Dünyanın büyük çoğunluğunda araştırmalar da gösteriyor ki kadınların eğitime erişim imkânı erkeklerden daha az. Bu da özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadınların erken yaşta tarım işçisi olarak çalışmaya başlamasına neden oluyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, gelişmekte olan ülkelerde gıda üretiminin %45-80’ini kadın çiftçiler gerçekleştiriyor. İklim değişikliği kaynaklı sel ve kuraklık gibi felaketler ise bu kadınları işinden ederek sosyal ve ekonomik nedenlerle göç etmeye zorluyor. Birleşmiş Milletler rakamları, iklim değişikliği nedeniyle yerinden edilen insanların %80’inin kadın olduğunu gösteriyor.
#2 Aile içi bakım ve emek sorumluluğu
Toplumların büyük kısmında çocukların bakımı ve ev işleri gibi konulardan bahsedildiğinde akla ilk ve bazen yalnızca kadınlar geliyor. Bir afet yaşandığında da aile bireylerine gıda ve içme suyu sağlanması, barınma sorunlarının giderilmesi, çocukların temel bakımı gibi ihtiyaçların karşılanması kadınlardan bekleniyor.
#3 Sağlık hizmetlerine erişim
İklim değişikliği, temel sağlık hizmetlerine erişimde de aksamalara neden olabiliyor. Yaşanan bir felaketin ardından acil durumlar öne çıktığı için, sağlık hizmetlerinin öncelik sırası da değişiyor. Özellikle kadınların üreme sağlığı ve doğum kontrolüne erişimi bu durumlarda ilk kısıtlanan hizmetler arasında geliyor. Kadın ve kız çocuklarının bu hizmetlere erişememesi ya da daha zor erişmesi de cinsel yolla bulaşan enfeksiyon ve istenmeyen gebelik gibi birçok sağlık sorununu beraberinde getiriyor.
Sürdürülebilirlik en temelde tüm canlıları kapsayan, bütüncül bir bakış ve stratejiyle savunulabilir. Bu nedenle kadın haklarını savunarak, kadınların güçlenmesine destek olarak ve doğamızı koruyarak toplumsal sürdürülebilirliği sağlayabilir ve toplumun gelişimine katkı sağlayabiliriz.